Memat Meselesi (Hikaye)
Kanepenin köşesine atılmış cep telefonu çalmaya başladı. Sahibi ortalarda
olmadığı o kadar belliydi ki; kendi titremesi yüzünden bir santimlik kımıldama
yaşıyordu sadece. Öylece çalmaya devam etti ve durdu. Büyük bir sessizliğe
büründü. Neden sonra Aysel geldi ve telefonu eline aldı. ‘Cevapsız Arama’
yazısını fark edince olanca sesiyle içeri doğdu bağırdı.
- Ablaaaa, telefonun çalmış.
Canan içeriden koşarak geldi. Ellerini havada tutuyordu; tırnaklarının yeni
ojelendiği kırmızı renklerin henüz parlaklığını kaybetmemesinden anlaşılıyordu.
- Kim aramış kız sen baksana...
Aysel, elinde tuttuğu cep telefonunun tuş kilidini açtı ve arayan kişinin
ismine baktı. ‘Erkeğim’ yazısını görünce;
- Eniştem aramış...
Canan, kocasının aramasını pek umursamadı.
- Tamam ya, sonra dönerim, ben içeri geçiyorum. İşim var, oje bitmedi.
* * *
Fahri; dar, soğuk, kasvetli ve kimsenin olmadığını düşündüğü geçitte
karşısına alacaklı gibi dikilen adamların niye dikildiklerini anlayamamıştı. Bu
ürkütücü adamlar takriben beş metre ötede elleri ceplerinde Fahri’ye
bakıyorlardı. Fahri bir an duraksadıysa da yoluna devam etmek için hiç bakmadan
yürümeye devam etti. Bu üç adama yaklaştıkça kafasını omuzlarına çekip,
bakmadığını iyice belli etmeye çalışıyordu. Fahri’den bir şey isteyecekleri
belliydi.
Tam yan yana geldiklerinde, içlerinden en iri kıyım olanı Fahri’ye doğru
hamle yaptı.
- Dur bakalım Fahri Bey. Nereye gidiyorsun?
- Ne istemiştiniz? Sizi çıkaramadım...
Fahri çıkaramadım deyince, arka tarafta bulunan eski giyimli sıska adam
cebinden bir fotoğraf çıkardı. İri kıyım olana doğru uzattı. İri kıyım ise
fotoğrafı eline alıp kolundan tutup çaresiz bıraktığı Fahri’nin gözüne
yaklaştırdı.
- Peki bunu çıkarabildin mi?
Fahri fotoğrafa baktı ve fotoğrafta gördüğü kişi, yaptığı serseriliklerden
dolayı geçen ay işten çıkardığı Kamil’di. Fotoğraftaki kişiyi tanıdığını belli
etmek için kafasını salladı. İri kıyım hemen söze girdi.
- Bunu çıkardın dimi? Kamil bu. Hani geçen ay işten çıkardığın Kamil.
Çıkarmışsın dimi?
- Bizim sektöre pek uygun değildi. Kusura bakmayın, istediğiniz paraysa
hemen verebilirim.
Fahri fark etmeden arkasına geçen üçüncü adam, büyük bir kararlılıkla elini
cebine soktu. Ve cebinden susturucu takılmış heybetli bir silah çıkardı. Fahri
silahı görünce büyük panik ve korkuyla yalvarmaya başladı.
- Ne olur, size istediğiniz parayı veririm, beni bırakın, tekrar işe alayım
Kamil’i, lütfen, bir ailem var.
- Kamil’i tekrar işe mi alacaksın?
- Evet, söz veriyorum, hemen gelsin başlasın.
- Kamil dün gece intihar etti babalık, işsizlik, parasızlık beynini yedi
çocuğun. Ben abisiyim.
- Çok üzgünüm, çok, başınız sağ olsun ama benimle ne alakası var ki?
İri kıyım, Fahri’nin sözlerinden etkilenmemiş olacak ki; cevap verme gereği
duymadan elini Fahri’nin cebine attı ve yoklamaya başladı.
- Fahri Bey, birazdan öleceksin! Anneni, çocuğunu, eşini kimi aramak istiyorsan
bir telefon hakkı veriyorum sana.
Fahri ne yapacağını bilemez durumda ve içindeki ‘belki korkutup giderler’
umuduyla bir an önce birini araması gerektiğini düşündü. Cep telefonu iri kıyım
adamın elindeydi. Adam Fahri’den bir isim bekliyordu. Fahri, içinde bulunduğu
durumu anlatabilme umuduyla eşini aramaya karar verdi.
- Canan’ı ara, ‘Kadınım’ diye kayıtlıdır. O’nu ara, karımla son kez
konuşayım.
İri kıyım, cep telefonunu açıp, rehberine girdi. Orada ‘Kadınım’ kişisini
buldu. Onay almak için ekranı Fahri’ye gösterdi. Fahri kafasını sallayınca
arama tuşuna bastı ve telefon çalmaya başladı. İri kıyım adam telefonu kulağına
götürdü. Telefon çalıyordu fakat açan yoktu. Telefon çalmaya devam etti. Birkaç
saniye sonra da kapandı.
Telefonu kimse açmadı...
Bir daha Fahri’den kimse haber alamadı...
Yorumlar
Yorum Gönder