İnsan mısın Doktor mu? (Hikaye)

Ambulans büyük bir hışımla hastaneye girdi. Sireni, göğü delercesine son ses bağırıyordu. Kalabalığı yarıp ani bir fren yapan ambulansın hışmından, acil kapısının önünde bekleyen hasta yakınları -sigara içmeye çıkanlar- sağa sola kaçıştı. Belli ki önemli bir durum veya önemli bir insan vardı!

Ambulansın peşinden dört tane lüks cip hastanenin acil kapısının önüne giriş yaptı. Ambulansın kapısını açmak için inen görevliler, gelen ciplere elleriyle ‘geri gidin’ işareti yaptı. En öndeki cipin sağ tarafında bulunan filmli cam açıldı ve takım elbiseli güneş gözlüklü biri kafasını camdan çıkarıp görevliye seslendi.

- Sen işine bak abiyi kurtar, abiye bir şey olursa ben de kendi işime bakacağım. Seni öldüreceğim...

Çaresiz kalan görevli ambulansın kapısını açtı ve ambulansın içinde başlayan operasyonu hastanede tamamlamak için yatan hastayı sedyesiyle aşağı çekti. Ambulansın içinde bulunan hemşirelerin de yardımıyla her tarafı kan içinde kalan, iri adamı sedye üstünde aşağı indirdi. Acil kapısı önünde bekleyenler birden ambulansın etrafına çullandı. Sedyede yatan kel, bıyıklı adam ünlü örgüt lideri Selim Sancak’tı. Selim Sancak’ı vurmuşlardı. Sedyede yatanın ünlü örgüt lideri olduğu öğrenildiğinde herkes dedikoduya varan konuşmalar yapmaya başladı. Derken bir el silah sesi duyuldu. Bütün kalabalık tekrar sağa sola kaçıştı. Silahı, öndeki siyah cipin camından kafasını çıkaran gözlüklü adam sıkmıştı.

- Dağılın lan! Dağılın...

Silah sesiyle kendine gelen görevliler Selim Sancak’ı hızla, acil servisteki doktorun odasına taşıdılar.

* * * 

Doktor önce hemşireye odasına gelen hastanın durumunu sordu. Hemşire tam anlatacaktı ki; içeri aynı takım elbiseli gözlüklü adam girdi.

- Vuruldu lan işte, vuruldu. Selim abiye bir şey olmayacak. Ölmeyecek doktor, öl-me-ye-cek...

Doktor şaşkın bir şekilde hastaya baktı. Hızla gelen hastanın yüzüne hiç dikkat etmemişti. Dikkatlice baktığında Selim Sancak olduğunu bir çırpıda anladı. Selim Sancak’ın adamı olduğu her halinden belli olan takım elbiseli adama hiçbir şey demeden gözleri ile onay verdi. Hemşireye döndü;

- Ameliyathaneyi hazırlayın.

Bir oda yanda bulunan ameliyathane ve hasta; görevlilerin de yardımı ile ameliyata hazırlandı. Doktor hastanın başına geldiğinde eldivenlerini giydi. Selim Sancak ameliyat masasında bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Yarı baygın bu adam doktora bakarak konuşmaya çalışıyordu. Doktor hemşiresine baktı.

- Narkoz verin kızım. Çektiğiniz filmi de getirin. Kurşunun yerini tespit edelim ve çıkaralım. Allah yardımcımız olsun...

* * *

Dışarıda duran dört cipten, yirmiye yakın takım elbiseli gözlüklü adam indi. Hepsi elinde veya belinde silah taşıyordu. Acil kapısının önünde beklemeye başladılar. İçerden en önde bulunan arabadan inen ve daha demin doktoru tehdit eden gözlüklü adam geldi. Ekibine seslendi.

- Kim vurdu lan, kim vurdu Selim abiyi? Gören olmadı mı?

İçlerinden birisi;

- Görmedik abi, bir tek kendisi gördü. Bir tek kendisi biliyor.
- Peki siz ne iş yapıyorsunuz? Size niye para ödüyorum? Niye görmediniz?
- Selim abi bize yarım saat ortalarda görünmeyin dedi abi, biz ne yapalım.

Kendisine cevap verene bir tokat attı.

- Kaybolun lan!

Gözünden birkaç damla yaş geldi ve saklamak için hastanenin içine geri girdi.

* * *

Doktor Selim Sancak’a verilecek narkozu beklerken, hastası birden canlandı. Doktora bakıp çok kısık ve ağır tonda seslendi.

- Doktoooor...

Doktor narkozu biraz bekletmesi için hemşiresine işaret verdi. Selim Sancak’ı daha iyi duyabilmek için ağzına doğru eğildi.

- Buyurun Selim Bey...

Selim Sancak duraksayarak ve acı çekerek konuşmaya başladı.

- Doktor, beni öldür. Yaşatma beni.
- Nasıl olur Selim Bey, doktorum ben, hem siz ölürseniz adamlarınız beni öldürecek!
- Ben ölmezsem yüzlerce kişi ölecek.
- Nasıl yani?
- Ben ölmezsem gideceğim o kansızların hepsini öldüreceğim, sonra onların çocuklarını öldüreceğim, karılarını öldüreceğim. Sonra onlar benim adamlarımı öldürecekler. Ama ben ölürsem kimse bir şey bilmeyecek. Yalnızca sen ve ben öleceğiz!

Selim güçsüzleşti, kafasını usulca bıraktı. Ne yapacağını bilmeyen doktor büyük bir çaresizliğe düştü. Ameliyatta ne yapacağını bilmemekteydi.

Önünde iki seçenek vardı. Ya hastayı kurtarıp doktorluk görevini ya da hastayı kurtarmayıp insanlık görevini yerine getirecekti.

* * *

Acil önünde bekleyen takım elbiseliler içeriden gelecek iyi haberleri bekliyordu. En öndeki takım elbiseli, Selim Sancak’ın sağ kolu dayanamadı, Selim Sancak’a ne olduğunu öğrenmek için içeri girdi.

Ve birkaç dakika sonra acilin koridorlarında yankılanan bir el silah sesi duyuldu...

Gözlüklü adam silahı belinde acil kapısından çıktı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Teyzeler!

Gardiyan (Hikaye)

Çay, Şifo Mehmet ve İlgi Bende